Poutnov'un tarihi Orta Çağ'ın derinliklerine kadar uzanır; kesinlikle Teplá'daki manastırın mülkü olarak yazılı olarak ilk kez bahsedildiği 1214 yılından önce kurulmuştur. Her şey, buranın 19. yüzyılın ortalarında yarım binden fazla insanın yaşadığı, bir okul, bir değirmen ve hatta küçük bir bira fabrikasının bulunduğu, oldukça müreffeh bir köy olduğuna işaret ediyor. Ancak şu anda kendisinin yalnızca bir gölgesidir.
Poutnov'un kademeli olarak nüfus azalması, birinci Çekoslovak Cumhuriyeti döneminde başlamış, ancak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yüksek bir dönüş almıştır. 1930'da burada 73 çiftlik evi ve 365 kişi sayılıyorken, 2011'de burada 32 evde sadece 133 kişi yaşıyordu. Aynı zamanda sadece konut ve çiftlik binalarının çoğunu değil, aynı zamanda 17. yüzyılda yeniden inşa edilen malikaneyi de küçük bir kaleye dönüştürdüler.
1880'de 330 hektolitre bira üreten yukarıda adı geçen bira fabrikasını da içeren bina, yavaş yavaş üzerinde çevre duvarlarının kalıntılarının yükseldiği bir moloz yığınına dönüştü. Üç tarihi eserin burada kalması adeta bir mucize. Köyün merkezinde, “kale” kalıntılarından sadece birkaç metre uzakta, kumtaşından bir Aziz Petrus heykeli bulunmaktadır. Jan Nepomucký.
Aziz heykeline yıldırım çarptı
Aziz, başında bir rahip biretta ve sağ elinde bir haç bulunan, uzun bir rahip cübbesi giymiş, ayakta sakallı bir adam şeklinde tasvir edilmiştir. 1762 yılında “Johann von Ottlilienfeld” tarafından yapılan heykel, Çek kırsalında kullanılan son derece barok heykel sanatının bir örneği olarak 1958 yılında koruma altındaki anıtlar listesine girmiştir.
Ancak 1975 civarında heykel ağır hasar gördü (iddiaya göre yıldırım çarptı) ve depoya götürüldü. 2005 tarihli bir raporda “eserin teknik açıdan acil durumda olduğu, kafanın tahrip edildiği, gövdenin kırıldığı, vücudun üç bölümünün korunduğu” belirtiliyor. Restoratörler Petr Siegl ve Tomáš Otoupal'ın atölyesinde onarıldıktan sonra 7 Aralık 2018'de yerine geri döndü.
2017 yılında onarılan ikinci barok heykel, köyün eteklerinde, Tisová'ya giden kaybolan yol üzerinde duruyor. Aziz Anne Üçüncü'yü temsil ediyor. Gerçek boyutta, kucağında iki çocukla tasvir edilmiştir. Sağ elinde dua eder gibi ellerini göğsünün üzerinde kavuşturmuş olan kızı Meryem'i, sol elinde ise torunu İsa'yı, bir elinde elma, diğer elini takdis işaretiyle kaldırmış halde tutmaktadır.
Şans eseri mezarlık yıkılmadı
Heykelin yapım yılı olan 1764'ün şifrelendiği kaide üzerinde çağdaşlarının çoğu için anlaşılmaz bir Latin kronogramı kazınmıştır. St. Anna'dan Tisová yönünde bir buçuk kilometre uzakta, Poutnov'un en büyük simgesi küçük bir yerde gizlidir. yolun soluna doğru çekin. Yahudi mezarlığı, ülkemizdeki en küçük mezarlıktan olmasa da en küçüklerinden biridir.
Bugün sadece 324 metrekarelik bir alan üzerinde yedi sıra halinde 47 mezar taşı bulunmaktadır. Sadece Poutnovlu Yahudiler değil, aynı zamanda Mariánské Lázně, Kořen ve Drmoul yakınlarındaki Teplá, Münih'teki Yahudiler de burada toprağa verildi. En eski mezar taşları 1830'ların sonlarından kalmadır ve mezarlığın kuzeybatı köşesinde yer almaktadır.
Tüm Yahudi nekropolleri gibi mezarlık da Naziler tarafından ağır hasar gördü ve İkinci Dünya Savaşı'nın üzerinden yarım yüzyılı aşkın bir süre geçmesine rağmen onarılmadı. 2007 yılında tüm alanı temizleyen, istila edilen ağaçları kaldıran, düşen ve kırılan mezar taşlarını yeniden inşa eden Aktion Sühnezeichen'den Alman gönüllülerin müdahalesiyle yıkımdan kurtarıldı.
Poutnov'un kademeli olarak nüfus azalması, birinci Çekoslovak Cumhuriyeti döneminde başlamış, ancak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yüksek bir dönüş almıştır. 1930'da burada 73 çiftlik evi ve 365 kişi sayılıyorken, 2011'de burada 32 evde sadece 133 kişi yaşıyordu. Aynı zamanda sadece konut ve çiftlik binalarının çoğunu değil, aynı zamanda 17. yüzyılda yeniden inşa edilen malikaneyi de küçük bir kaleye dönüştürdüler.
1880'de 330 hektolitre bira üreten yukarıda adı geçen bira fabrikasını da içeren bina, yavaş yavaş üzerinde çevre duvarlarının kalıntılarının yükseldiği bir moloz yığınına dönüştü. Üç tarihi eserin burada kalması adeta bir mucize. Köyün merkezinde, “kale” kalıntılarından sadece birkaç metre uzakta, kumtaşından bir Aziz Petrus heykeli bulunmaktadır. Jan Nepomucký.
Aziz heykeline yıldırım çarptı
Aziz, başında bir rahip biretta ve sağ elinde bir haç bulunan, uzun bir rahip cübbesi giymiş, ayakta sakallı bir adam şeklinde tasvir edilmiştir. 1762 yılında “Johann von Ottlilienfeld” tarafından yapılan heykel, Çek kırsalında kullanılan son derece barok heykel sanatının bir örneği olarak 1958 yılında koruma altındaki anıtlar listesine girmiştir.
Ancak 1975 civarında heykel ağır hasar gördü (iddiaya göre yıldırım çarptı) ve depoya götürüldü. 2005 tarihli bir raporda “eserin teknik açıdan acil durumda olduğu, kafanın tahrip edildiği, gövdenin kırıldığı, vücudun üç bölümünün korunduğu” belirtiliyor. Restoratörler Petr Siegl ve Tomáš Otoupal'ın atölyesinde onarıldıktan sonra 7 Aralık 2018'de yerine geri döndü.
2017 yılında onarılan ikinci barok heykel, köyün eteklerinde, Tisová'ya giden kaybolan yol üzerinde duruyor. Aziz Anne Üçüncü'yü temsil ediyor. Gerçek boyutta, kucağında iki çocukla tasvir edilmiştir. Sağ elinde dua eder gibi ellerini göğsünün üzerinde kavuşturmuş olan kızı Meryem'i, sol elinde ise torunu İsa'yı, bir elinde elma, diğer elini takdis işaretiyle kaldırmış halde tutmaktadır.
Şans eseri mezarlık yıkılmadı
Heykelin yapım yılı olan 1764'ün şifrelendiği kaide üzerinde çağdaşlarının çoğu için anlaşılmaz bir Latin kronogramı kazınmıştır. St. Anna'dan Tisová yönünde bir buçuk kilometre uzakta, Poutnov'un en büyük simgesi küçük bir yerde gizlidir. yolun soluna doğru çekin. Yahudi mezarlığı, ülkemizdeki en küçük mezarlıktan olmasa da en küçüklerinden biridir.
Bugün sadece 324 metrekarelik bir alan üzerinde yedi sıra halinde 47 mezar taşı bulunmaktadır. Sadece Poutnovlu Yahudiler değil, aynı zamanda Mariánské Lázně, Kořen ve Drmoul yakınlarındaki Teplá, Münih'teki Yahudiler de burada toprağa verildi. En eski mezar taşları 1830'ların sonlarından kalmadır ve mezarlığın kuzeybatı köşesinde yer almaktadır.
Tüm Yahudi nekropolleri gibi mezarlık da Naziler tarafından ağır hasar gördü ve İkinci Dünya Savaşı'nın üzerinden yarım yüzyılı aşkın bir süre geçmesine rağmen onarılmadı. 2007 yılında tüm alanı temizleyen, istila edilen ağaçları kaldıran, düşen ve kırılan mezar taşlarını yeniden inşa eden Aktion Sühnezeichen'den Alman gönüllülerin müdahalesiyle yıkımdan kurtarıldı.