Eski toprak deyimi ne demektir ?

Cansu

New member
Eski Toprak: Bir Zamanın İnsanları, Bir Zamanın Kalpleri

Selam dostlar,

Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Hani bazen bir kelime, bir cümle, bir yüz ifadesi bile geçmişin kapılarını aralar ya… İşte öyle bir kelimedir “eski toprak.” Bu deyimi hepimiz duymuşuzdur ama bazen ne kadar derin anlamlar taşıdığını fark etmeyiz. Bugün, size o anlamı yaşayan bir hikâyeyle anlatmak istiyorum — hem duygusal hem de düşündürücü bir yolculukla.

---

Bir Mahallenin Kalbi: Mehmet Amca

Ben çocukken bizim mahallenin bir köşesinde her sabah aynı saatlerde dükkanının kepengini açan biri vardı: Mehmet Amca. 78 yaşında, bastonuna yaslanarak yürüyen ama yüreği hâlâ genç bir adamdı. Mahallede herkes ona “eski toprak” derdi. Başta anlamazdım. “Niye eski toprak?” diye sorardım anneme.

Annem gülümser, “Oğlum, eski toprak dediğin insan; sağlam, dürüst, sözü senet gibi olan insandır. Kolay yetişmez artık öyleleri.” derdi.

Mehmet Amca gerçekten öyleydi. Sabah namazından dönerken fırına uğrar, üç simit alır; biri kendi içindir, biri sokak kedilerine, biri de karşı komşu Ayşe teyze içindir. “Paylaşmadan bereket olmaz evlat,” derdi her defasında.

---

Zaman Değişir, İnsan Değişir

Mahallede yıllar geçti, apartmanlar yükseldi, insanlar değişti. Yeni gelen gençler, Mehmet Amca’nın “eski toprak” sözünü anlamakta zorlanırdı. Onlar için her şey hızlıydı; mesajlar kısa, ilişkiler geçiciydi. Oysa Mehmet Amca için dünya hâlâ insanın gözünün içine bakarak konuştuğu, söz verdiğinde tuttuğu bir yerdi.

Bir gün mahalleye genç bir kadın taşındı: Zeynep. Kariyerine odaklı, pratik düşünen bir şehirliydi. Akıllı, planlı, stratejik bir kadındı ama bir o kadar da yorgun… Hayat onun için hep bir koşu, bir yarış gibiydi.

Zeynep’in alt komşusu Mehmet Amca’ydı. Her sabah selam verip geçerdi ama bir gün apartmanın asansörü bozulunca, karşılaştılar. Amca, “Kızım, elindeki torbalar ağır, bırak şu poşetleri, ben taşıyayım,” dedi.

Zeynep gülümsedi, “Olur mu Mehmet Amca, siz dinlenin, ben hallederim.”

Amca ısrar etti: “Sen halledersin de, paylaşınca işin tadı başka olur.”

Zeynep şaşırmıştı. Bu basit cümlenin içinde öyle bir sıcaklık vardı ki… Belki de uzun zamandır kimse onunla böyle içten konuşmamıştı.

---

Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Kalbi

O sıralar Zeynep’in kafası karışıktı. İşinde bir kriz vardı, ekip dağılmak üzereydi. Herkes bir çözüm arıyordu ama kimse birbirini dinlemiyordu. Zeynep bir akşam kapının önünde oturan Mehmet Amca’ya dert yandı:

“Amca, her şey planlıydı, ben her adımı hesapladım ama işler karıştı. Ne yapsam olmuyor.”

Amca bastonuna yaslandı, bir süre sustu. Sonra dedi ki:

“Kızım, sen aklına güveniyorsun ama bazen gönül de yol gösterir. Bizim zamanımızda her şey hesapla olmazdı. Önce insanı anlamak gerek. Eski toprak olmak biraz da o demektir.”

Bu söz, Zeynep’in içine dokundu. Ertesi gün işe gittiğinde farklı davrandı; ekip arkadaşlarının sadece fikirlerini değil, duygularını da dinledi. O an fark etti ki, bazen çözüm stratejiden değil, empatiden doğar.

---

Bir Kahve, Bir Sohbet, Bir Hayat Dersi

Zeynep, her akşam iş dönüşü Mehmet Amca’ya uğrar oldu. Bir kahve içer, eskilerden hikâyeler dinlerdi. Amca bazen II. Dünya Savaşı döneminde yaşadığı kıtlık yıllarını anlatır, bazen gençliğinde sevdiği kadına mektup yazışını.

“Bizim zamanımızda bir kelimeyi söylemek için üç gün düşünürdük,” derdi. “Şimdi herkes konuşuyor ama kimse birbirini duymuyor.”

Bir gün, Zeynep sordu:

“Amca, senin için eski toprak olmak ne demek gerçekten?”

Amca gülümsedi, gözleri uzaklara daldı:

“Eski toprak, kızım… Yağmurda toprağın kokusunu unutmayan insandır. Ne kadar toz olursa olsun, altı hâlâ bereketlidir.”

---

Bir Erkek, Bir Kadın ve İki Kuşak Arasında Köprü

Zeynep’in iş yerindeki kriz sonunda çözüldü. Onun liderliği, sadece stratejik zekâsıyla değil, insan ilişkilerini onaran sıcak yaklaşımıyla da fark yarattı. Bu değişimde Mehmet Amca’nın etkisi büyüktü.

Bir akşam, mahallede gençler toplanmış, sohbet ediyordu. Biri Amca’ya seslendi:

“Amca, sen harbiden eski topraksın ha!”

Mehmet Amca güldü:

“Evet evlat, ben eski toprağım. Ama siz de yeni filizlersiniz. Toprak olmasa filiz büyümez, filiz olmasa toprak nefes almaz.”

O an herkes sustu. Bu basit cümle, iki kuşak arasındaki farkı değil, bağı anlatıyordu. Eski toprak, geçmişin değil, geleceğin temeliydi.

---

Zaman Geçer, İz Kalır

Aylar sonra Mehmet Amca rahatsızlandı. Zeynep onu hastanede sık sık ziyaret etti. Bir gün, Amca onun elini tutup şöyle dedi:

“Sen artık biliyorsun kızım, eski toprak olmak yaşla değil, yürekle ilgilidir. Sen de o yüreği taşıyorsun.”

Kısa bir süre sonra Mehmet Amca aramızdan ayrıldı. Ama onun sözleri mahallede, Zeynep’in kalbinde, ve hatta bu satırları okuyan bizlerin içinde bir iz bıraktı.

---

Son Söz: Eski Toprak Olmak Bir Ruh Hâlidir

“Eski toprak” sadece bir deyim değildir.

Bir sabır biçimidir, bir duruş, bir insanlık öğretisidir.

Bugünün hızlı, karmaşık dünyasında bile o ruha ihtiyaç var. Çünkü eski topraklar, toprağın altına gömülse de kokuları kalır.

---

Forumdaşlara Sorular

- Sizin hayatınızda “eski toprak” dediğiniz biri var mı?

- Sizce bugün hâlâ eski toprak gibi insan kalmak mümkün mü?

- Hızla değişen dünyada, hangi davranışlar o ruhu yaşatıyor sizce?

Paylaşın dostlar…

Belki hep birlikte, “eski toprak” olmanın hâlâ ne kadar değerli olduğunu hatırlarız.