Umut
New member
BOTAŞ’ta Yeni Dönem: Bir Genel Müdürün Hikâyesi
Selam dostlar, forumda uzun zamandır böyle derin bir hikâye paylaşmamıştım. Geçen gün iş dünyasında kulaktan kulağa yayılan bir atamayı duyunca aklıma kendi gözlemlerimle harmanladığım bir anlatı kurgulamak geldi. Başlık malum: BOTAŞ’a yeni bir genel müdür geldi. Ama mesele sadece koltuğa oturan kişi değil; onunla beraber kurumun ruhunun, çalışanların yaklaşımının nasıl değiştiği. Gelin bu hikâyeyi beraber yaşayalım.
---
Bir Sabah Ankara’da
Ankara’nın gri sabahlarından birinde, BOTAŞ binasının koridorlarında hafif bir telaş vardı. Çalışanlar fısıldaşıyordu: “Yeni genel müdür bugün geliyor.” Kapılar açıldığında, adımlarını ağır ama kararlı atan bir adam girdi. Adı Levent’ti. Stratejik zekâsıyla tanınan, çözüm odaklı yaklaşımıyla bilinen bir bürokrat.
Levent’in gözleri ilk günden detayları yakalıyordu. Hangi dosyaların masada beklediğini, hangi projelerin askıda kaldığını bir bakışta anladı. Erkeklerin sıkça sergilediği “çözüm odaklı” bakış, onda fazlasıyla vardı.
---
Stratejinin Gücü
İlk toplantıda Levent’in sözleri tok ve netti:
“Arkadaşlar, bu kurumun geleceği doğal gazda bağımsızlık ve stratejik planlamadan geçiyor. Kimin hangi işi üstleneceği belli olacak. Dağınıklığa yer yok.”
O an odada sessizlik oldu. Bazıları biraz ürktü, bazıları ise güvenle başını salladı. Levent’in erkekçe tavrı—net, çözüm odaklı, hedefe kilitli—kurumda yeni bir dönemin başlayacağını ilan etmişti.
Ama aynı toplantıda, masanın diğer ucunda bir başka ses yükseldi. İnsan Kaynakları Direktörü Elif, söz aldı.
“Sayın Genel Müdürüm,” dedi sakin ama içten bir tonla, “planlarımız harika ama unutmamamız gereken bir şey var: Bu kurum insanlarla yürüyor. Çalışanlarımızın sesini duymadan hiçbir strateji kalıcı olamaz.”
---
Empatiyle Dokunan Eller
Elif, kadınların empati ve ilişkisel yaklaşımını temsil ediyordu. O gün toplantıdan sonra tek tek çalışanların odasına uğrayıp onların kaygılarını dinledi. Bazıları yeni genel müdürün sertliğinden korkmuştu, bazıları da gelecekten umutluydu.
Elif’in sözleri kulaktan kulağa yayıldı:
“Bizi anlamadan kimseye liderlik edemez. Bizim duygularımız da bu sürecin bir parçası.”
Çalışanlar, Elif’in varlığında huzur buldu. Levent’in stratejik zekâsı, Elif’in empatik yaklaşımıyla birleşince kurum içinde yavaş yavaş yeni bir denge oluşmaya başladı.
---
Karar Anı
Bir ay sonra kritik bir mesele gündeme geldi. Türkiye’nin doğusundaki büyük bir doğalgaz hattında sorun çıkmıştı. Kriz masası kuruldu. Erkek mühendisler haritaları açtı, teknik çözümleri sıraladı. “Şuradan by-pass hattı çekeriz, şu süre içinde tamamlarız” diye matematiksel hesaplar yaptılar.
Levent masaya yumruğunu vurdu:
“Tamamdır. Çözüm bu. Hemen uygulamaya geçelim.”
Ama Elif’in aklına takılan bir şey vardı. Sessizce söze girdi:
“Bu hat üzerinde yaşayan köylüler var. Onların güvenliği ve psikolojisi ne olacak? Orada çalışan ekibin ailelerinden uzakta uzun süre kalması gerekecek. İnsan faktörünü göz ardı edersek çözümümüz eksik olur.”
Bir anlık sessizlik oldu. O ana kadar teknik çizgiler ve stratejiler konuşulmuştu, ama Elif’in hatırlattığı şey herkesin içine dokundu.
---
Strateji ve Empatinin Dansı
Levent, Elif’in sözlerini düşündü. Strateji tek başına yeterli değildi, empatiyle birleşmeliydi. İşte o anda kurumun yeni yönü çizildi. Teknik ekip projeyi hızla hazırlarken, Elif’in ekibi köylülerle iletişim kurdu, çalışanların ailelerine destek programı düzenledi.
Bir kriz, hem çözüm odaklı zekânın hem de empatiyle dokunan bir kalbin birleşmesi sayesinde yönetildi. Ve sonuç? Hattaki sorun kısa sürede giderildi, üstelik çalışanlar ve halk sürece güvenle dahil oldu.
---
Kulislerde Söylenenler
Forum tadında biraz da kulislerden bahsedeyim. Koridorlarda konuşanlar şunu diyordu:
“Levent tek başına sert olurdu, Elif tek başına yumuşak kalırdı. Ama birlikte BOTAŞ’ın yeni nefesi oldular.”
Erkeklerin çözüm odaklı, stratejik bakışı ile kadınların empatik, ilişkisel yaklaşımı adeta bir orkestra gibi çalışıyordu. Ve bu uyum, sadece kurumun değil, çalışanların hayatına da dokunuyordu.
---
Bir Genel Müdürden Fazlası
Levent’in hikâyesi aslında tek başına bir adamın koltuğa oturmasıyla başlamadı. Onun yanında empatiyi unutmayan kadın liderler, sahada gece gündüz çalışan mühendisler, ofiste sayfalarca rapor hazırlayan genç uzmanlar vardı.
Bugün forumda bu hikâyeyi paylaşmamın sebebi şu: Liderlik tek kişilik bir oyun değil. Erkeklerin stratejik gücüyle kadınların empatik sezgisi birleştiğinde, ortaya sadece bir kurumun değil, bir toplumun geleceğini şekillendiren bir tablo çıkıyor.
---
Son Söz
BOTAŞ’ın yeni genel müdürü Levent’in hikâyesi bize şunu gösteriyor: Sert akıl ile yumuşak kalp, strateji ile empati, çözüm ile ilişki birbirini tamamladığında gerçek liderlik ortaya çıkıyor.
Belki de iş dünyasında özlediğimiz şey tam da bu: Masaya çizilen planların yanına insanların duygularını da koyabilmek.
Ve kim bilir, belki de BOTAŞ’ın koridorlarında başlayan bu yeni dönem, başka kurumlara da ilham olacak…
---
Kelime sayısı: 826
Selam dostlar, forumda uzun zamandır böyle derin bir hikâye paylaşmamıştım. Geçen gün iş dünyasında kulaktan kulağa yayılan bir atamayı duyunca aklıma kendi gözlemlerimle harmanladığım bir anlatı kurgulamak geldi. Başlık malum: BOTAŞ’a yeni bir genel müdür geldi. Ama mesele sadece koltuğa oturan kişi değil; onunla beraber kurumun ruhunun, çalışanların yaklaşımının nasıl değiştiği. Gelin bu hikâyeyi beraber yaşayalım.
---
Bir Sabah Ankara’da
Ankara’nın gri sabahlarından birinde, BOTAŞ binasının koridorlarında hafif bir telaş vardı. Çalışanlar fısıldaşıyordu: “Yeni genel müdür bugün geliyor.” Kapılar açıldığında, adımlarını ağır ama kararlı atan bir adam girdi. Adı Levent’ti. Stratejik zekâsıyla tanınan, çözüm odaklı yaklaşımıyla bilinen bir bürokrat.
Levent’in gözleri ilk günden detayları yakalıyordu. Hangi dosyaların masada beklediğini, hangi projelerin askıda kaldığını bir bakışta anladı. Erkeklerin sıkça sergilediği “çözüm odaklı” bakış, onda fazlasıyla vardı.
---
Stratejinin Gücü
İlk toplantıda Levent’in sözleri tok ve netti:
“Arkadaşlar, bu kurumun geleceği doğal gazda bağımsızlık ve stratejik planlamadan geçiyor. Kimin hangi işi üstleneceği belli olacak. Dağınıklığa yer yok.”
O an odada sessizlik oldu. Bazıları biraz ürktü, bazıları ise güvenle başını salladı. Levent’in erkekçe tavrı—net, çözüm odaklı, hedefe kilitli—kurumda yeni bir dönemin başlayacağını ilan etmişti.
Ama aynı toplantıda, masanın diğer ucunda bir başka ses yükseldi. İnsan Kaynakları Direktörü Elif, söz aldı.
“Sayın Genel Müdürüm,” dedi sakin ama içten bir tonla, “planlarımız harika ama unutmamamız gereken bir şey var: Bu kurum insanlarla yürüyor. Çalışanlarımızın sesini duymadan hiçbir strateji kalıcı olamaz.”
---
Empatiyle Dokunan Eller
Elif, kadınların empati ve ilişkisel yaklaşımını temsil ediyordu. O gün toplantıdan sonra tek tek çalışanların odasına uğrayıp onların kaygılarını dinledi. Bazıları yeni genel müdürün sertliğinden korkmuştu, bazıları da gelecekten umutluydu.
Elif’in sözleri kulaktan kulağa yayıldı:
“Bizi anlamadan kimseye liderlik edemez. Bizim duygularımız da bu sürecin bir parçası.”
Çalışanlar, Elif’in varlığında huzur buldu. Levent’in stratejik zekâsı, Elif’in empatik yaklaşımıyla birleşince kurum içinde yavaş yavaş yeni bir denge oluşmaya başladı.
---
Karar Anı
Bir ay sonra kritik bir mesele gündeme geldi. Türkiye’nin doğusundaki büyük bir doğalgaz hattında sorun çıkmıştı. Kriz masası kuruldu. Erkek mühendisler haritaları açtı, teknik çözümleri sıraladı. “Şuradan by-pass hattı çekeriz, şu süre içinde tamamlarız” diye matematiksel hesaplar yaptılar.
Levent masaya yumruğunu vurdu:
“Tamamdır. Çözüm bu. Hemen uygulamaya geçelim.”
Ama Elif’in aklına takılan bir şey vardı. Sessizce söze girdi:
“Bu hat üzerinde yaşayan köylüler var. Onların güvenliği ve psikolojisi ne olacak? Orada çalışan ekibin ailelerinden uzakta uzun süre kalması gerekecek. İnsan faktörünü göz ardı edersek çözümümüz eksik olur.”
Bir anlık sessizlik oldu. O ana kadar teknik çizgiler ve stratejiler konuşulmuştu, ama Elif’in hatırlattığı şey herkesin içine dokundu.
---
Strateji ve Empatinin Dansı
Levent, Elif’in sözlerini düşündü. Strateji tek başına yeterli değildi, empatiyle birleşmeliydi. İşte o anda kurumun yeni yönü çizildi. Teknik ekip projeyi hızla hazırlarken, Elif’in ekibi köylülerle iletişim kurdu, çalışanların ailelerine destek programı düzenledi.
Bir kriz, hem çözüm odaklı zekânın hem de empatiyle dokunan bir kalbin birleşmesi sayesinde yönetildi. Ve sonuç? Hattaki sorun kısa sürede giderildi, üstelik çalışanlar ve halk sürece güvenle dahil oldu.
---
Kulislerde Söylenenler
Forum tadında biraz da kulislerden bahsedeyim. Koridorlarda konuşanlar şunu diyordu:
“Levent tek başına sert olurdu, Elif tek başına yumuşak kalırdı. Ama birlikte BOTAŞ’ın yeni nefesi oldular.”
Erkeklerin çözüm odaklı, stratejik bakışı ile kadınların empatik, ilişkisel yaklaşımı adeta bir orkestra gibi çalışıyordu. Ve bu uyum, sadece kurumun değil, çalışanların hayatına da dokunuyordu.
---
Bir Genel Müdürden Fazlası
Levent’in hikâyesi aslında tek başına bir adamın koltuğa oturmasıyla başlamadı. Onun yanında empatiyi unutmayan kadın liderler, sahada gece gündüz çalışan mühendisler, ofiste sayfalarca rapor hazırlayan genç uzmanlar vardı.
Bugün forumda bu hikâyeyi paylaşmamın sebebi şu: Liderlik tek kişilik bir oyun değil. Erkeklerin stratejik gücüyle kadınların empatik sezgisi birleştiğinde, ortaya sadece bir kurumun değil, bir toplumun geleceğini şekillendiren bir tablo çıkıyor.
---
Son Söz
BOTAŞ’ın yeni genel müdürü Levent’in hikâyesi bize şunu gösteriyor: Sert akıl ile yumuşak kalp, strateji ile empati, çözüm ile ilişki birbirini tamamladığında gerçek liderlik ortaya çıkıyor.
Belki de iş dünyasında özlediğimiz şey tam da bu: Masaya çizilen planların yanına insanların duygularını da koyabilmek.
Ve kim bilir, belki de BOTAŞ’ın koridorlarında başlayan bu yeni dönem, başka kurumlara da ilham olacak…
---
Kelime sayısı: 826